Eğir (Acorus calamus) , azakeğeri , hazanbel ve hazambel olarak da bilinen bu su bitkisi , genellikle göllerin , su birikintilerinin ve durgun suların kıyılarında yetişir . Kıyı çamurunda yatay olarak gelişen kökten çıkan kılıç biçimindeki yapraklar 1 m'ye kadar yükselir . Yassı bir yapıya sahip olan sapın ortasında , konik biçiminde yeşilden kahverengi- sarıya kadar değişebilen bir koçan vardır . Çok yıllık , otsu bir bitkidir . Yaprakları şerit biçiminde , kenarları kıvırcıklı , kokulu ve boyuna çizgilidir . Çiçekler 5-9 cm uzunlukta bir başak durumunda toplanmışlardır . 1550 yıllarında Türkiye'den Avrupa'ya tıbbi bitki olarak götürülmiş ve bu şekilde Avrupa'ya yayılmıştır . Anadolu'da Sapanca , Yeniçağa ve Beyşehir göllerinin kenarlarında yetişmektedir . Başparmak kalınlığında ve 1 metre kadar uzun olabilen kökü , tazeyken kokulu bir acılığa sahiptir . Kurutulduğunda bu etkinlikleri azalır . İlkbahar başlangıcında veya sonbahar sonunda toplanır . Dış kabuğu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneşte kurutulur . %1,5-3,5 arasında uçucu yağ taşır . Bu yağda asamil alkol , ögenol ve asaron bulunmaktadır .
Eğir kökü güçlendirici etkileri nedeniyle , yalnızca sindirim sistemi genel güçsüzlüğünde , mide ve bağırsak gazlarında ve koliklerinde kullanılmakla kalmayıp , beze ve gut hastalıklarında da büyük bir başarıyla yardım eder . Tembel midelerin ve bağırsakların ısıtılmalarında ve salgılardan arındırılmalarında bitki çok başarılıdır . Metabolizma ve bağırsak tembelliklerinde olduğu kadar , kansızlık solgunluklarında ve ödemlerde de önerilir . Kilolarını iyi beslenmemekten ötürü yitirmemiş olan çok zayıf kişiler , eğir kökü çayı içmeli ve arada sırada , eğir kökü katkılı banyolar almalıdırlar . Bitki , iştahsızlığı giderir , böbrek rahatsızlıklarında yardım eder ve tüm bedenin temizlenmesini sağlar . Hatta son zamanlarda çocuklarda sıkça görülmeye başlanan , tahıl alerjilerinde bile , eğir çayı yardım eder . Kurutulmuş kök yavaş yavaş çiğnendiğinde , kişiyi sigara alışkanlığından kurtarabilir . Taze eğir kökünün özsuyu kapalı gözkapaklarına sürüldüğünde , zayıf gözler güçlenir . Gözkapakları birkaç dakika kapalı tutulduktan sonra , soğuk suyla yıkanmalıdır . Pek çok kereler , donuk kabarcıklarında ve her tür donuklarda , sıcak eğir kökü banyoları ile yardımcı olabildim (M.Treben) . Kökler akşamdan soğuk suya koyulup , ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 5 dakika beklenir . Biraz soğuması beklendikten sonra , çok soğuk olmayan bu suyun içinde organlar 20 dakika banyo edilir . Bu su , yeniden ısıtılarak , 3-4 kere daha kullanılabilir . Soğuk ellerde ve ayaklarda da bu banyolar yardımcı olur . Ama bu gibi durumlarda , banyo suyu mümkün olduğu kadar sıcak olmalıdır .
36 yaşındaki bir adam , karaciğerinden bir tümör alındıktan sonra , tam olarak sağlığına bir türlü kavuşamıyordu . 4-5 hafta aralıklarla yüksek ateş nöbetleri geliyordu . Hasta , Linz’deki bir klinikten Viyana’daki bir kliniğe gönderilmek üzereydi . O sıralarda hastanın annesi , çaresizlik içinde , onun bu umutsuz durumunu bana (M.Treben) anlattı . Hastada , yüksek ateşe neden olan , bağırsak tüberkülozu başlamıştı . Eğir kökü , bu durumda bile yardım etti . Doğal olarak bu tür hastalıklarda birkaç hafta veya ay boyunca sürekli eğir kökü çayı içilmesi gerekiyor . Dağlık arazide yaptığım bir yürüyüş sırasında , sırtlarında ağır çantalar olduğu halde yokuş yukarı çıkmakta olan bir çifte rastladım . Bir dağ kulübesinde birkaç gün geçirmek istiyorlardı . Bir mola sırasında onlardan şu öyküyü dinledim (M.Treben) : 1.85 m boyunda ve 50 yaşın epey üstünde olan adam , yıl sonuna doğru , hastalığının nedenini öğrenemeden , hızla zayıflamaya başlamış . 48 kiloya kadar düştüğünde , hemşirenin yardımıyla doktorun odasına girerken , onun bir başka doktorla şu telefon konuşmasını yaptığını duymuş : “ Şimdi size umutsuz bir hastamı gönderiyorum . Akciğer kanseri! ” Böylece , hastalığın adını tesadüfen öğrenmiş . Bunu duyan bir tanıdığı , aynı zamanda sigara alışkanlığından da kurtulabilmesi için sürekli eğir kökü çiğnemesini ve sabah akşam civanperçemi çayı içmesini tavsiye etmiş . Bu tedaviyi uygulamaya başladıktan 6 ay kadar sonra , doktoruna yine görünmek istemiş . Çoktan toprağın altına girmiş olduğunu sandığı kişiyi karşısında gören doktor , şaşkınlıkla ayağa fırlayıp , ellerini masaya dayayarak ona bakmaya başlamış . Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş : “Ne yaptınız ?” “ Eğir kökü çiğnedim ve civanperçemi çayı içtim .” “ Civanperçemi mi? Nerede bulunuyor bu ?” “Onu aramaya gerek yok doktor , Şifalı bitki satıcılarından alabilirsiniz .” O sırada adam , eskiden olduğu gibi , yine normal ağırlığı olan 86 kiloya ulaşmıştı ve 6 ay kadar sonra da ağır sırt çantasını yüklenerek , kendisine rastlamış olduğum dağ yürüyüşüne çıkmıştı .
Konferanslarımda (M.Treben) anlattığım ve şimdi sizler için yazdığım eski bir olayı her anımsayışımda , onun Tanrısal bir kayra olduğunu düşünür ve duygulanırım. Ağır hasta olan annemin bağırsaklarının durumu anlatılamayacak kadar kötüydü . Doktorun dediğine göre , en kötü duruma hazırlıklı olmam gerekiyordu . Hastalık bağırsak kanseriydi . O zamanlar , yine de her zaman doğal ilaçlar kullanmaya ve kimyasal ilaçlara el sürmemeye özen gösterdiğim halde , şifalı bitkilerle yakından ilgilenmeye henüz başlamamıştım . Doktorun sözleri beni çok şaşırtmıştı . Gün boyunca yapmam gereken işlerin hiçbirine el değdirememiştim . Alışkanlıklarıma aykırı olarak , akşam saat sekizden sonra yattım . Annemin umutsuz durumunu düşündüğüm sırada odaya giren eşim , masanın üstüne küçük bir radyo koyarak , şöyle dedi : “Hiç olmazsa böylece yalnızlık çekmezsin” Biraz sonra da , radyoda biri konuşmaya başladı (Almanya) . “Şimdi aile doktorunuz konuşuyor . Hastalık , inatçı , eski veya kötü karakterli olsa bile hiç fark etmez . Yarım tatlı kaşığı eğir kökü bir bardak soğuk suya eklenir , gece boyunca demlenmeye bırakılır, sabahleyin hafifçe ısıtıldıktan sonra birer yudum olmak üzere , günde 6 yudum , içilir . Daha fazla içilmemelidir . İçilen çay beden ısısına eşit olmalıdır . Bu tedavi biçimi , Mide ve bağırsakların boyunca , ayrıca da karaciğer , safrakesesi , dalak ve pankreas için de geçerlidir ." Ertesi sabah büyük bir sevinçle , duyduklarımı anneme anlattım . Ama o artık kendinden umudu kesmişti . Kendisine hiçbir şeyin yardım edemeyeceğini söyledi . Hemen eğir kökü aldım ve tarife uygun bir biçimde hazırladım . 14 gün sonra annemin hiçbir şikayetinin kalmadığını söylemem bir mucizeden farksız . Önceleri çok zayıflamış olan annem , artık haftada 400 gr almaya başlamıştı . Bu olayın etkisiyle , yavaş yavaş şifalı bitkiler hakkında bilgi sahibi olmaya başlayarak , pek çok umutsuz hastalıkta yardımcı olabildim (M.Treben) .
Özellikle , eğir kökü her zaman şaşırtıcı başarılar sağlar . Kimde , Mide asidi eksik veya fazlaysa , eğir kökü mide asidini normal düzeye indirir veya çıkarır . Tanıdığım bir kadın yıllardır mide ağrısı çekiyordu ve her gün tablet alması gerekiyordu . Önerim üzerine (M.Treben) , her gün 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı ve kısa bir süre sonra ağrılar kesildi , bir daha da hiç başlamadı . Başka bir hanım tanıdığım da onikiparmak bağırsağı ülseri çekiyordu . Ağrılara karşı sürekli ilaç almak zorundaydı ve katı besinleri kaldıramıyordu . Zaten iştahı da yoktu . Eğir kökü nü duyunca , günde 6 yudum çay içmeye başladı . Ağrı günden güne azaldı ve 5 hafta sonra tümüyle kesildi . İştahı yeniden açıldı ve evde pişen yemeklerin hepsini yiyebilmeye başladı . Yaşlı bir kişi , yıllardır ishal hastalığı çekiyordu . Artık hiçbir zaman iyileşemeyeceğine inanıyordu . Sonunda o da günde 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı ve kısa süre sonra tümüyle iyileşti . Bir adam , 10 yıl boyunca , günde 30-40 kere yineleyen bir kanlı ishal çekmekteydi . Bu yüzden çok karamsar bir kişi olmuştu . Bu yıllar boyunca denediği hiçbir ilaçtan yararlanamamış , sonunda da genç yaşında emekli olmuştu . İlkbaharda, önceleri bayağı kuşkulu olarak , günde 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı . Eşinden aldığım bir mektupta , hastanın haziranda yeniden çalışmaya başladığını büyük bir mutlulukla öğrendim (M.Treben) .
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış veye öğütülmüş kök , orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir , gece boyunca demlenmeye bırakılır , sabahleyin ılıklaştırılır ve süzülür . Çay içilirken ılık olmalıdır .
Oturma banyosu (Tam Banyo) : 200 gr kadar ince kıyılmış eğir kökü , akşamdan 5 litre soğuk suya eklenir , sabahleyin kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için kısaca beklendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir .
Kaynaklar:
1- "Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık" , Maria Treben
2- Türkiye'de Bitkilerle Tedavi , Prof.Dr. Turhan Baytop, I .U Eczacılık Fak.
Eğir kökü güçlendirici etkileri nedeniyle , yalnızca sindirim sistemi genel güçsüzlüğünde , mide ve bağırsak gazlarında ve koliklerinde kullanılmakla kalmayıp , beze ve gut hastalıklarında da büyük bir başarıyla yardım eder . Tembel midelerin ve bağırsakların ısıtılmalarında ve salgılardan arındırılmalarında bitki çok başarılıdır . Metabolizma ve bağırsak tembelliklerinde olduğu kadar , kansızlık solgunluklarında ve ödemlerde de önerilir . Kilolarını iyi beslenmemekten ötürü yitirmemiş olan çok zayıf kişiler , eğir kökü çayı içmeli ve arada sırada , eğir kökü katkılı banyolar almalıdırlar . Bitki , iştahsızlığı giderir , böbrek rahatsızlıklarında yardım eder ve tüm bedenin temizlenmesini sağlar . Hatta son zamanlarda çocuklarda sıkça görülmeye başlanan , tahıl alerjilerinde bile , eğir çayı yardım eder . Kurutulmuş kök yavaş yavaş çiğnendiğinde , kişiyi sigara alışkanlığından kurtarabilir . Taze eğir kökünün özsuyu kapalı gözkapaklarına sürüldüğünde , zayıf gözler güçlenir . Gözkapakları birkaç dakika kapalı tutulduktan sonra , soğuk suyla yıkanmalıdır . Pek çok kereler , donuk kabarcıklarında ve her tür donuklarda , sıcak eğir kökü banyoları ile yardımcı olabildim (M.Treben) . Kökler akşamdan soğuk suya koyulup , ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 5 dakika beklenir . Biraz soğuması beklendikten sonra , çok soğuk olmayan bu suyun içinde organlar 20 dakika banyo edilir . Bu su , yeniden ısıtılarak , 3-4 kere daha kullanılabilir . Soğuk ellerde ve ayaklarda da bu banyolar yardımcı olur . Ama bu gibi durumlarda , banyo suyu mümkün olduğu kadar sıcak olmalıdır .
36 yaşındaki bir adam , karaciğerinden bir tümör alındıktan sonra , tam olarak sağlığına bir türlü kavuşamıyordu . 4-5 hafta aralıklarla yüksek ateş nöbetleri geliyordu . Hasta , Linz’deki bir klinikten Viyana’daki bir kliniğe gönderilmek üzereydi . O sıralarda hastanın annesi , çaresizlik içinde , onun bu umutsuz durumunu bana (M.Treben) anlattı . Hastada , yüksek ateşe neden olan , bağırsak tüberkülozu başlamıştı . Eğir kökü , bu durumda bile yardım etti . Doğal olarak bu tür hastalıklarda birkaç hafta veya ay boyunca sürekli eğir kökü çayı içilmesi gerekiyor . Dağlık arazide yaptığım bir yürüyüş sırasında , sırtlarında ağır çantalar olduğu halde yokuş yukarı çıkmakta olan bir çifte rastladım . Bir dağ kulübesinde birkaç gün geçirmek istiyorlardı . Bir mola sırasında onlardan şu öyküyü dinledim (M.Treben) : 1.85 m boyunda ve 50 yaşın epey üstünde olan adam , yıl sonuna doğru , hastalığının nedenini öğrenemeden , hızla zayıflamaya başlamış . 48 kiloya kadar düştüğünde , hemşirenin yardımıyla doktorun odasına girerken , onun bir başka doktorla şu telefon konuşmasını yaptığını duymuş : “ Şimdi size umutsuz bir hastamı gönderiyorum . Akciğer kanseri! ” Böylece , hastalığın adını tesadüfen öğrenmiş . Bunu duyan bir tanıdığı , aynı zamanda sigara alışkanlığından da kurtulabilmesi için sürekli eğir kökü çiğnemesini ve sabah akşam civanperçemi çayı içmesini tavsiye etmiş . Bu tedaviyi uygulamaya başladıktan 6 ay kadar sonra , doktoruna yine görünmek istemiş . Çoktan toprağın altına girmiş olduğunu sandığı kişiyi karşısında gören doktor , şaşkınlıkla ayağa fırlayıp , ellerini masaya dayayarak ona bakmaya başlamış . Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş : “Ne yaptınız ?” “ Eğir kökü çiğnedim ve civanperçemi çayı içtim .” “ Civanperçemi mi? Nerede bulunuyor bu ?” “Onu aramaya gerek yok doktor , Şifalı bitki satıcılarından alabilirsiniz .” O sırada adam , eskiden olduğu gibi , yine normal ağırlığı olan 86 kiloya ulaşmıştı ve 6 ay kadar sonra da ağır sırt çantasını yüklenerek , kendisine rastlamış olduğum dağ yürüyüşüne çıkmıştı .
Konferanslarımda (M.Treben) anlattığım ve şimdi sizler için yazdığım eski bir olayı her anımsayışımda , onun Tanrısal bir kayra olduğunu düşünür ve duygulanırım. Ağır hasta olan annemin bağırsaklarının durumu anlatılamayacak kadar kötüydü . Doktorun dediğine göre , en kötü duruma hazırlıklı olmam gerekiyordu . Hastalık bağırsak kanseriydi . O zamanlar , yine de her zaman doğal ilaçlar kullanmaya ve kimyasal ilaçlara el sürmemeye özen gösterdiğim halde , şifalı bitkilerle yakından ilgilenmeye henüz başlamamıştım . Doktorun sözleri beni çok şaşırtmıştı . Gün boyunca yapmam gereken işlerin hiçbirine el değdirememiştim . Alışkanlıklarıma aykırı olarak , akşam saat sekizden sonra yattım . Annemin umutsuz durumunu düşündüğüm sırada odaya giren eşim , masanın üstüne küçük bir radyo koyarak , şöyle dedi : “Hiç olmazsa böylece yalnızlık çekmezsin” Biraz sonra da , radyoda biri konuşmaya başladı (Almanya) . “Şimdi aile doktorunuz konuşuyor . Hastalık , inatçı , eski veya kötü karakterli olsa bile hiç fark etmez . Yarım tatlı kaşığı eğir kökü bir bardak soğuk suya eklenir , gece boyunca demlenmeye bırakılır, sabahleyin hafifçe ısıtıldıktan sonra birer yudum olmak üzere , günde 6 yudum , içilir . Daha fazla içilmemelidir . İçilen çay beden ısısına eşit olmalıdır . Bu tedavi biçimi , Mide ve bağırsakların boyunca , ayrıca da karaciğer , safrakesesi , dalak ve pankreas için de geçerlidir ." Ertesi sabah büyük bir sevinçle , duyduklarımı anneme anlattım . Ama o artık kendinden umudu kesmişti . Kendisine hiçbir şeyin yardım edemeyeceğini söyledi . Hemen eğir kökü aldım ve tarife uygun bir biçimde hazırladım . 14 gün sonra annemin hiçbir şikayetinin kalmadığını söylemem bir mucizeden farksız . Önceleri çok zayıflamış olan annem , artık haftada 400 gr almaya başlamıştı . Bu olayın etkisiyle , yavaş yavaş şifalı bitkiler hakkında bilgi sahibi olmaya başlayarak , pek çok umutsuz hastalıkta yardımcı olabildim (M.Treben) .
Özellikle , eğir kökü her zaman şaşırtıcı başarılar sağlar . Kimde , Mide asidi eksik veya fazlaysa , eğir kökü mide asidini normal düzeye indirir veya çıkarır . Tanıdığım bir kadın yıllardır mide ağrısı çekiyordu ve her gün tablet alması gerekiyordu . Önerim üzerine (M.Treben) , her gün 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı ve kısa bir süre sonra ağrılar kesildi , bir daha da hiç başlamadı . Başka bir hanım tanıdığım da onikiparmak bağırsağı ülseri çekiyordu . Ağrılara karşı sürekli ilaç almak zorundaydı ve katı besinleri kaldıramıyordu . Zaten iştahı da yoktu . Eğir kökü nü duyunca , günde 6 yudum çay içmeye başladı . Ağrı günden güne azaldı ve 5 hafta sonra tümüyle kesildi . İştahı yeniden açıldı ve evde pişen yemeklerin hepsini yiyebilmeye başladı . Yaşlı bir kişi , yıllardır ishal hastalığı çekiyordu . Artık hiçbir zaman iyileşemeyeceğine inanıyordu . Sonunda o da günde 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı ve kısa süre sonra tümüyle iyileşti . Bir adam , 10 yıl boyunca , günde 30-40 kere yineleyen bir kanlı ishal çekmekteydi . Bu yüzden çok karamsar bir kişi olmuştu . Bu yıllar boyunca denediği hiçbir ilaçtan yararlanamamış , sonunda da genç yaşında emekli olmuştu . İlkbaharda, önceleri bayağı kuşkulu olarak , günde 6 yudum eğir kökü çayı içmeye başladı . Eşinden aldığım bir mektupta , hastanın haziranda yeniden çalışmaya başladığını büyük bir mutlulukla öğrendim (M.Treben) .
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış veye öğütülmüş kök , orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir , gece boyunca demlenmeye bırakılır , sabahleyin ılıklaştırılır ve süzülür . Çay içilirken ılık olmalıdır .
Oturma banyosu (Tam Banyo) : 200 gr kadar ince kıyılmış eğir kökü , akşamdan 5 litre soğuk suya eklenir , sabahleyin kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için kısaca beklendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir .
Kaynaklar:
1- "Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık" , Maria Treben
2- Türkiye'de Bitkilerle Tedavi , Prof.Dr. Turhan Baytop, I .U Eczacılık Fak.