Çobançantası (Capsella bursa-pastoris L.) , yol kenarlarında , çayırlarda , tarlalarda , hendeklerde , bayırlarda ve sebze bahçelerinde yetişen bu çok değerli bitki , rahatsız edici yabani bir ot olarak bilinir . Medik ve Çıngıldaklı Ot olarak da anılır .Bir yere biraz toprak yığılmaya görsün (özellikle inşaatlarda ) , hemen hemen o gece çobançantası orada boy gösteriverir . Düzensiz dişli yapraklar , Kara Hindiba da olduğu gibi, açılmış bir gülü andırırlar . Bitkinin boyu 40cm kadar uzayabilir . Çiçeklenme zamanı , Marttan Kasıma kadardır . Küçücük kirli beyaz çiçekleri önce bir üzüm salkımı biçimindeyken , daha sonra uzun bir meyve salkımına dönüşür . İncecik saplarının ucunda , dokunulduğunda deri hissini veren , küçük kalp biçiminde meyveler yetişir . Tavuklar , bu kalp biçimindeki çantacıklara karşı özel bir sevgi besler . Kar erimeye başlayıp , don olayı sona erdiğinde , bizim çobançantası yine taze ve yemyeşil olarak ortaya çıkar .
Çobançantası çayı , her tür kanamalarda , günde 2-3 bardak içildiğinde büyük başarılar sağlar . Örneğin , burun , mide , bağırsak , ve düzensiz döl yatağı (rahim) kanamaları . Bir türlü durdurulamayan yara kanamalarında , bitkinin kaynama suyu şaşırtıcı bir etkiye sahiptir . Şiddetli adet kanamalarında , alışılmış tarihten 8-10 gün önceden başlayarak , günde 2 bardak bitki çayı içilir . Bu çay, ergenlik çağındaki adet kanamalarını düzenlemek için de kullanılır . Menopoz dönemindeki her kadın , 4 hafta boyunca günde 2 bardak içmeli , 3 hafta ara verdikten sonra devre devre yinelemelidir . Bebek emziren genç anneler , memeleri şiştiğinde bir süzgecin içinde buğuda pişirdikleri bitkiyi iki bez arasına yerleştirerek , kompres biçiminde uygulamalıdır . Çobançantası ve atkuyruğu eşit karışımından hazırlanan ve günde 2 bardak içilen çay da , Böbrek kanamalarında özellikle önerilir . Ama bizim çobançantası ( Ökseotu gibi) , kan dolaşımını da düzenleyen bir bitkidir ve alçak tansiyonda olduğu kadar yüksek tansiyonda da önerilir . Ökseotu çayı gece boyunca soğuk suda bekletilerek demlendiği halde , çobançantası çayı haşlanarak demlenir . Tansiyon normale dönene kadar , günde 2 bardak çay içilir . Çobançantası yine öksürükotu gibi , Dölyatağı (Rahim) kanamalarında da etkili bir iyileştirme gücüne sahiptir . Bu tür hastalıklarda da çay , rahatsızlık sona erdiğinde bırakılmalıdır .
Bu çok değerli bitki , yüzeysel kas yapısı hastalıklarının tedavisinde çok önemli bir yardımcıdır . Şifalı bitkilerle ilgili yeni kitaplarda bu konu ile ilgili hiçbir bilgi bulunmaması ise çok şaşırtıcıdır . Tanıdık bir bey yıllar önce bana , çok güzel gravürler ve resimlerle süslü , eski bir şifalı bitki kitabı armağan etmişti . Fakat , günlerimin sabah karanlığından gece yarılarına kadar dolu olması yüzünden , kitaba ancak öylesine bakabilmiştim . Günün birinde gece yarısına doğru birden uyandım . Sanki , biri birazca omzumu sarsmıştı ! İşte o zaman düşünmeye başladım : “Şifalı bitkilerle ilgili şu kitap eline geçeli altı ay oldu , ama daha bir kere olsun onu dikkatle incelemedim !” Bu düşüncenin etkisiyle iyice kendime gelince de , oturma odasına inip kitabı elime alarak , rahat bir koltuğa oturdum . Kitabı açtığımda , gözüme hemen şu bir kaç satır ilişti : “Eğer organ ve kas erimelerinde hiçbir çare bulunamıyorsa , şu ilaç kullanılmalıdır : İnce kıyıldıktan sonra , 35-40 derecelik konyak içinde 10 gün sıcak bir ortamda bekletilen çobançantası tentürü ile hasta organ günde birkaç kere ovulur ve içten de , günde 4 bardak çobançantası çayı içilir .” Sanki beni yalnızca bu konu hakkındaki o birkaç satır ilgilendiriyormuş gibi , kitabı kapatıp yerine koydum ve yatağa dönerek hemen uyudum . Birkaç gün sonra da Viyana’dan şöyle bir telefon mesajı aldım : “Bana yardım eder misiniz ? 52 yaşında bir hemşireyim ve iki yıl önce erken emekli olmak zorunda kaldım . Kas erimesi yüzünden çaresizim !” Ona hemen yukarıdaki ilacı önerdim . Üç hafta sonra , sağlıklı olarak bana geldiğinde , uykudan uyandırıldığım o gece , kadının , İtalya da San Damiano yöresindeki Meryem ana Kilisesini ziyaret etmek için yolculuk yapmakta olduğunu öğrendim . Dönüş yolunda , durumunun perişanlığını gören bir bey , beni bulmasını tavsiye etmiş ona . Kısa bir süre sonra , hemşire olarak yeniden çalışabilecek kadar güçlendi .
Steyr’den bir başka telefon mesajı : “62 yaşındayım . İç organ kası gevşekliği yüzünden , bağırsak düğümlenmesi nedeniyle ameliyat edildim . Bu yıl sonbaharda yine aynı olay başıma geldi . Göbeğimden kalçalarıma doğru yayılan ve sanki bir testere ile doğrandığımı düşündüren dayanılmaz ağrılar gece gündüz dinmiyordu . Hastanedeki doktorlar , ellerinden hiçbir şey gelmeyeceğini bildirerek , ikinci bir ameliyata taraftar olmadılar .” Hemen Tanrı armağanı çobançantası aklıma geldi (M.Treben) . Günde 4 bardak arslanpençesi çayı içmesini , dışardan çobançantası tentürü ile masaj yapmasını ve bu tentürden , her bardağa 3 damla olmak üzere , arslanpençesi çayını günde 12 damla katmasını önerdim . Bitki tentürünü hazırlamak için gerekli 10 günlük süre için de , isveç iksiri kompresleri yapmasını önerdim . Bir süre sonra beni yine arayan kadın , hiçbir şikayeti kalmadığını söylediğinde öyle büyük bir mutluluğa kapıldım ki ! Bağırsak düğümlenmesinden eser kalmamış . İç organ kasları yine normal çalışmaya başlamış ve yayılan , dayanılmaz ağrılar dinmiş . Mutluluğumun büyüklüğü nedeniyle telefon başında nutkum tutulup , hiçbir şey söyleyemediğim için , sevincini dile getirmek isteyen kadın , iki gün sonra beni ziyarete geldi . Böyle durumlarda insan yalnızca şunları söyleyebiliyor : Tanrı'nın eczanesinin bitkileri nasıl da yardım ediyor !
Karlstein yakınlarında oturan bir hanım bana (M.Treben) şunları yazmış : “ Bir konferansınızdan sonra , kasık fıtığı hakkında sizden bir tavsiye istemiştim . Fıtık 10cm uzunluğunda , 3-4cm yüksekliğinde ve genişliğindeydi . Çobançantası kullanmaya başlamadan önce , İsveç İksiri kompresleri uyguluyordum . Sonra , fıtık bölgesine çobançantası tentürü sürmeye başladım ve günde 4 bardak arslanpençesi çayı içtim . Bir çiftçi eşi olduğumdan , kendime pek dikkat edemediğim için , çalışırken korse kullanıyordum . Tedaviye başladığım tarihten 12 gün sonra fıtık tümüyle yok oldu , fakat ağrılar hala sürüyordu . İki ay sonra onlar da kesildi . Fıtığı ameliyatsız tedavi edebilmiştim .” Mittenwald yöresindeki Biyoloji Sanatoryumunun Başhekimi Dr. Erich Röhling , ölümünden bir süre önce beni ziyarete geldiğinde bu mektubu okumuş ve çok etkilenmişti . Bir doktor olarak , söylediğine göre , fıtık yalnızca ameliyatla tedavi edilebilirmiş .
İçten , 4 bardak arslanpençesi çayı ve dıştan , çobançantası tentürü ile ovalanarak , dölyatağı (rahim) sarkması da tedavi edilebilir (buradaki ovalama, vajinanın üstünden başlayarak , dölyatağı bölgesinin üstüne doğru devam etmelidir ) . Bu tentürün taze bitkiden elde edilmesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim . Böylesi ağır kas hastalıklarında ancak taze bitkiler çabuk ve güvenilir bir iyileşme sağlayabilir .
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki , orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır , 10 dakika demlendikten sonra süzülür .
Yarım Banyolar :
Buğu (Buhar) Kompresi : İki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki , içine su kaynayan bir kabın üstündeki süzgece koyulur ve kapağı kapatılır . Buğuda yumuşayan bitkiler bir bezin arasına yerleştirilerek , hasta bölgeye uygulanır .
Çobançantası Tentürü :
Kaynaklar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık" , Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi , Prof.Dr. Turhan Baytop, I .U Eczacılık Fak.
Çobançantası çayı , her tür kanamalarda , günde 2-3 bardak içildiğinde büyük başarılar sağlar . Örneğin , burun , mide , bağırsak , ve düzensiz döl yatağı (rahim) kanamaları . Bir türlü durdurulamayan yara kanamalarında , bitkinin kaynama suyu şaşırtıcı bir etkiye sahiptir . Şiddetli adet kanamalarında , alışılmış tarihten 8-10 gün önceden başlayarak , günde 2 bardak bitki çayı içilir . Bu çay, ergenlik çağındaki adet kanamalarını düzenlemek için de kullanılır . Menopoz dönemindeki her kadın , 4 hafta boyunca günde 2 bardak içmeli , 3 hafta ara verdikten sonra devre devre yinelemelidir . Bebek emziren genç anneler , memeleri şiştiğinde bir süzgecin içinde buğuda pişirdikleri bitkiyi iki bez arasına yerleştirerek , kompres biçiminde uygulamalıdır . Çobançantası ve atkuyruğu eşit karışımından hazırlanan ve günde 2 bardak içilen çay da , Böbrek kanamalarında özellikle önerilir . Ama bizim çobançantası ( Ökseotu gibi) , kan dolaşımını da düzenleyen bir bitkidir ve alçak tansiyonda olduğu kadar yüksek tansiyonda da önerilir . Ökseotu çayı gece boyunca soğuk suda bekletilerek demlendiği halde , çobançantası çayı haşlanarak demlenir . Tansiyon normale dönene kadar , günde 2 bardak çay içilir . Çobançantası yine öksürükotu gibi , Dölyatağı (Rahim) kanamalarında da etkili bir iyileştirme gücüne sahiptir . Bu tür hastalıklarda da çay , rahatsızlık sona erdiğinde bırakılmalıdır .
Bu çok değerli bitki , yüzeysel kas yapısı hastalıklarının tedavisinde çok önemli bir yardımcıdır . Şifalı bitkilerle ilgili yeni kitaplarda bu konu ile ilgili hiçbir bilgi bulunmaması ise çok şaşırtıcıdır . Tanıdık bir bey yıllar önce bana , çok güzel gravürler ve resimlerle süslü , eski bir şifalı bitki kitabı armağan etmişti . Fakat , günlerimin sabah karanlığından gece yarılarına kadar dolu olması yüzünden , kitaba ancak öylesine bakabilmiştim . Günün birinde gece yarısına doğru birden uyandım . Sanki , biri birazca omzumu sarsmıştı ! İşte o zaman düşünmeye başladım : “Şifalı bitkilerle ilgili şu kitap eline geçeli altı ay oldu , ama daha bir kere olsun onu dikkatle incelemedim !” Bu düşüncenin etkisiyle iyice kendime gelince de , oturma odasına inip kitabı elime alarak , rahat bir koltuğa oturdum . Kitabı açtığımda , gözüme hemen şu bir kaç satır ilişti : “Eğer organ ve kas erimelerinde hiçbir çare bulunamıyorsa , şu ilaç kullanılmalıdır : İnce kıyıldıktan sonra , 35-40 derecelik konyak içinde 10 gün sıcak bir ortamda bekletilen çobançantası tentürü ile hasta organ günde birkaç kere ovulur ve içten de , günde 4 bardak çobançantası çayı içilir .” Sanki beni yalnızca bu konu hakkındaki o birkaç satır ilgilendiriyormuş gibi , kitabı kapatıp yerine koydum ve yatağa dönerek hemen uyudum . Birkaç gün sonra da Viyana’dan şöyle bir telefon mesajı aldım : “Bana yardım eder misiniz ? 52 yaşında bir hemşireyim ve iki yıl önce erken emekli olmak zorunda kaldım . Kas erimesi yüzünden çaresizim !” Ona hemen yukarıdaki ilacı önerdim . Üç hafta sonra , sağlıklı olarak bana geldiğinde , uykudan uyandırıldığım o gece , kadının , İtalya da San Damiano yöresindeki Meryem ana Kilisesini ziyaret etmek için yolculuk yapmakta olduğunu öğrendim . Dönüş yolunda , durumunun perişanlığını gören bir bey , beni bulmasını tavsiye etmiş ona . Kısa bir süre sonra , hemşire olarak yeniden çalışabilecek kadar güçlendi .
Steyr’den bir başka telefon mesajı : “62 yaşındayım . İç organ kası gevşekliği yüzünden , bağırsak düğümlenmesi nedeniyle ameliyat edildim . Bu yıl sonbaharda yine aynı olay başıma geldi . Göbeğimden kalçalarıma doğru yayılan ve sanki bir testere ile doğrandığımı düşündüren dayanılmaz ağrılar gece gündüz dinmiyordu . Hastanedeki doktorlar , ellerinden hiçbir şey gelmeyeceğini bildirerek , ikinci bir ameliyata taraftar olmadılar .” Hemen Tanrı armağanı çobançantası aklıma geldi (M.Treben) . Günde 4 bardak arslanpençesi çayı içmesini , dışardan çobançantası tentürü ile masaj yapmasını ve bu tentürden , her bardağa 3 damla olmak üzere , arslanpençesi çayını günde 12 damla katmasını önerdim . Bitki tentürünü hazırlamak için gerekli 10 günlük süre için de , isveç iksiri kompresleri yapmasını önerdim . Bir süre sonra beni yine arayan kadın , hiçbir şikayeti kalmadığını söylediğinde öyle büyük bir mutluluğa kapıldım ki ! Bağırsak düğümlenmesinden eser kalmamış . İç organ kasları yine normal çalışmaya başlamış ve yayılan , dayanılmaz ağrılar dinmiş . Mutluluğumun büyüklüğü nedeniyle telefon başında nutkum tutulup , hiçbir şey söyleyemediğim için , sevincini dile getirmek isteyen kadın , iki gün sonra beni ziyarete geldi . Böyle durumlarda insan yalnızca şunları söyleyebiliyor : Tanrı'nın eczanesinin bitkileri nasıl da yardım ediyor !
Karlstein yakınlarında oturan bir hanım bana (M.Treben) şunları yazmış : “ Bir konferansınızdan sonra , kasık fıtığı hakkında sizden bir tavsiye istemiştim . Fıtık 10cm uzunluğunda , 3-4cm yüksekliğinde ve genişliğindeydi . Çobançantası kullanmaya başlamadan önce , İsveç İksiri kompresleri uyguluyordum . Sonra , fıtık bölgesine çobançantası tentürü sürmeye başladım ve günde 4 bardak arslanpençesi çayı içtim . Bir çiftçi eşi olduğumdan , kendime pek dikkat edemediğim için , çalışırken korse kullanıyordum . Tedaviye başladığım tarihten 12 gün sonra fıtık tümüyle yok oldu , fakat ağrılar hala sürüyordu . İki ay sonra onlar da kesildi . Fıtığı ameliyatsız tedavi edebilmiştim .” Mittenwald yöresindeki Biyoloji Sanatoryumunun Başhekimi Dr. Erich Röhling , ölümünden bir süre önce beni ziyarete geldiğinde bu mektubu okumuş ve çok etkilenmişti . Bir doktor olarak , söylediğine göre , fıtık yalnızca ameliyatla tedavi edilebilirmiş .
İçten , 4 bardak arslanpençesi çayı ve dıştan , çobançantası tentürü ile ovalanarak , dölyatağı (rahim) sarkması da tedavi edilebilir (buradaki ovalama, vajinanın üstünden başlayarak , dölyatağı bölgesinin üstüne doğru devam etmelidir ) . Bu tentürün taze bitkiden elde edilmesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim . Böylesi ağır kas hastalıklarında ancak taze bitkiler çabuk ve güvenilir bir iyileşme sağlayabilir .
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki , orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır , 10 dakika demlendikten sonra süzülür .
Yarım Banyolar :
Buğu (Buhar) Kompresi : İki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki , içine su kaynayan bir kabın üstündeki süzgece koyulur ve kapağı kapatılır . Buğuda yumuşayan bitkiler bir bezin arasına yerleştirilerek , hasta bölgeye uygulanır .
Çobançantası Tentürü :
Kaynaklar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık" , Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi , Prof.Dr. Turhan Baytop, I .U Eczacılık Fak.