Kırlangıç Otu (Chelidonium majus L.)

Temre otu olarak da bilinir. 30 - 80cm yüksekliğindeki bitki, mayıstan sonbahar ortalarına kadar çiçeklenir. Yapraklarının uçları dişlidir ve meşe yapraklarını andırır.

Kırlangıç Otu (Chelidonium majus L.)
Temre otu olarak da bilinir . 30-80cm yüksekliğindeki bitki , mayıstan sonbahar ortalarına kadar çiçeklenir . Yapraklarının uçları dişlidir ve meşe yapraklarını andırır . Gövdesinden ve saplarından portakal sarısı , koyu bir sıvı çıkar . Genellikle ormanların güney kıyılarında , duvarların ve çitlerin dibinde ve moloz yığınlarının üstünde yetişir . Yaz ne kadar sıcak ve ormanların güney kıyıları ne kadar kuru olursa olsun , bitkinin gövde ve saplarından portakal renkli koyu sıvı her zamanki incelikte elde edilebilir . Kışın her yer karla örtüldüğünde bile , eğer yetiştiği yere dikkat edilmişse , kırlangıç otu kar altında bulunabilir . Avrupa ve Kuzey Anadolu'da yetişir . Alkoloitler (kelidonin ve türevleri %0,31) taşımaktadır .

Bitki , kan temizleyici ve kan yaptırıcı etkiye sahiptir . Isırgan otu ve genç mürver filizleri eşliğinde , lösemide kullanılabilir . Fakat , başarı elde edebilmek için , bu karışık çaydan günde 2 litre kadar içilmelidir . Kırlangıç otu , Ağır karaciğer hastalıklarında , taze olarak kullanıldığında , en güvenilir şifadır . İyice yıkanmış taze bitki   mikserde sıkılarak özsuyu elde edilir  ve iki misli ılık suyla karıştırılarak , gün boyunca yudumlanarak içilir . Kan ve karaciğer temizleyici özelliğinin yanı sıra , metabolizma üzerinde de çok olumlu etkilere sahiptir . Safrakesesi , böbrek ve karaciğer hastalıklarında başarıyla kullanılır . Şaraba yatırıldığında ( 30 g kırlangıç otu , kökü ile birlikte , 1-2 saat boyunca , yarım litre beyaz şaraba yatırılır ) , sarılığı çok çabuk iyileştirir . Ağrılı basurlarda , idrar yaparkenki yanmalarda ve sancılarda ve ayrıca kulak uğultularında önerilir . Bu durumlarda , bitki özsuyu ılık suyla veya bitki çayıyla karıştırılarak , günde 2-3 bardak yudumlanarak içilir . Taze bitkinin özsuyu , dıştan , kötü karakterli deri hastalıklarda , nasır , siğil ve iyileştirilemeyen temriyelerde kullanılır . Katarakt ve göz saydam tabakasındaki lekeler yavaş yavaş kaybolur . Bitki özsuyu , göz ağtabakası kanamasına ve çözülmesine karşı bile yardımcı olur . Bir bitki yaprağı alınır ve yıkandıktan sonra nemli parmakların arasında ezilir . Böylece elde edilen nemlilik , işaret parmağı ile gözpınarlarına sürülür . Doğrudan göze sürülmediği halde , bu etkili maddeyi göz hemen emer . Bu kullanma biçimi, katarakt , görme zayıflığı ve yorgun düşen sağlıklı gözler için de geçerlidir .

Geçenlerde bir kadının sağ gözkapağının üstündeki , parmak ucu iriliğindeki kırmızı bir çıbandan söz ettiler . Durumu beğenmeyen bir göz doktorunun parça alarak yaptırdığı tahlilin sonucu , deri kanseri imiş . Bu aileyi tanıdığım için , kadına kırlangıç otunu tavsiye ettim (M.Treben) . Şubat ayının ortalarındaydık ve çok şükür yumuşak bir kış yaşıyorduk . Bitkiyi köküyle sökerek bir saksıya dikmelerini önerdim . Günde , 5-6 kere , portakal sarısı bitki özsuyu ile çıbanı nemlendirmesi gerekiyordu . Çıban , gözkapağının üstünde olduğu için bitki özsuyunun göze zarar vermeyeceğini ona özellikle belirttim . Ayrıca ona , doktorunun isteğine uyarak , ayda bir kere ışın tedavisine devam etmesini , bu tür ışın uygulamalarının kanser türü çıbanların tedavisinde başarı sağlayamadığını ve yalnızca sağlıklı deriyi ve sık sık da kemik yapısını zarara uğrattığını bildiğim halde , söyledim (M.Treben) .  Yılbaşından kısa süre önce , çıbanın kaybolduğunu duyduğumda sevincim çok büyük oldu . Beni ziyarete gelen kadın , evin kapısında boynuma sarıldı . Daha önce gitmiş olduğu göz doktoru , büyük bir şaşkınlığa kapılarak , bu sonuca nasıl ulaştığını sormuş . “Ayda bir kere ışın tedavisi !” yanıtına karşı da şöyle demiş : “Eğer bu sonucu ışın tedavisi sağladıysa , bu bir mucizedir !” Kadıncağız ayrıca , eğer kendisine güven ve cesaret vermemiş olsaydım (M.Treben), ışın tedavisinde gördüğü bir deri bir kemik kalmış kişilerin görüntüsüne dayanamayacağını da belirtti . Şimdi , bu satırları okuyanlara bir ricada bulunacağım : Bu tür bir durumla karşılaştığınızda siz de yardım elinizi uzatın ve o hasta kişiyi korkunç bir sondan kurtarın . Çevre kirliliğinin doruğa ulaşmış olduğu günümüzde , kızaran ve kısa sürede büyümeye başlayan siğillerde deri kanseri oluşması pek sık görülmeye başlandı . Kadınların yüzlerinde , kollarında ve bacaklarında fazla kıllanmalar , böbreklerde bir dengesizliğin işaretidir . Bu kıllı bölgelere , mikserle elde edilen taze bitki özsuyu sürülür (bu özsu , buzdolabında 6 ay kadar saklanabilir ) . Derinin özsuyu emmesi için birkaç saat beklenir , sonra o bölge yumuşak bir sabunla yıkanır ve biraz kurumuş olan cilde aynısafa merhemi veya papatya yağı sürülür . Bunun yanı sıra , bir ısırgan otu çay kürü , günde en az 3-4 bardak olmak üzere uygulanır ve böbreklerin kan dolaşımını uyarmak için , atkuyruğu oturma banyoları yapılır . Geçen kasım ayında katıldığım bir konferansta , gözlük kullanan birisiyle tanışmıştım . Şubat ayında yeniden kiliseye uğradığımda adam artık gözlük kullanmıyordu . Tavsiyemi (M.Treben) dinleyerek , kırlangıç otu kullanmış . Bitkiyi genellikle kar altından topluyormuş . Bu olayı özellikle , tüm bitkilerin kış uykusuna çekildikleri sanıldığında bile , bazı bitkilerin taze olarak bulunabileceğini belirtmek için anlattım (M.Treben).

Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım tatlı kaşığı bitki , orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır . 10 dakika demlendikten sonra süzülür .

Bitki özsuyu : Yapraklar ,saplar ve çiçekler yıkanır ve kurumadan , ince kıyılarak mikserde sıkılır .

Bitki tentürü : Eczanelerden satın alınabilir (Almanya ve Avusturya ) 

Kaynaklar :
1- "Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık" , Maria Treben 

2- Türkiye'de Bitkilerle Tedavi , Prof.Dr. Turhan Baytop, I .U Eczacılık Fak.